SIIRLER 5

TURKIYEM Atadan Sozler Hayati Kisiligi Devrimleri Ilkeleri Kronolojisi Alintilar 1 Alintilar 2 Baskomutan Londra-Inonu Teskilat-i Esasiye Cumhuriyetin ilani Siirler 1 Siirler 2 Siirler 3 Siirler 4 Siirler 5 Ataturk Foto Linkler Gazeteler Desteklenenler FORUM

SIIRLER 5

Asker Ocaginda Babalar GUnU

Canim babacigim benim
Ne çok isterdim bu sözlerimi
Senin yüzüne söylemeyi
Oysa yüzünü hiç göremedim
Yetmiyor siyah beyaz bir askerlik resmi
Saglamiyor yüzündeki sicakligi hissetmemi
Yüregindeki baba sefkatini yansitmiyor bana
Resmindeki o çatik kaslarin
Doldurmuyor içimdeki derin boslugu benim

Biliyor musun, canim babacigim
Büyükler beni hep sana benzetirler
Babasindan almis kasini gözünü derler
Bu yüzdendir her gece saatlerce aynaya bakisim
Senin esgalindir kendi gözlerimde aradigim
Iste bu yüzdendir her gece gizli gizli aglayisim
Canim babacigim, bu yüzdendir hayallere dalisim

Biliyor musun, canim babacigim
Ben artik gündüzleri hiç aglamiyorum
Yasakladim kendime gündüzleri hayal kurmayi, aglamayi
Sana kizdigimdan degil asla, kirgin oldugumdan degil sana
Pek belli etmese de, annem de çok üzülüyor bu hallerime
Dalip dalip gidiyor gözleri uzaklara
Uzun uzadiya daliyor bir meçhule sessizce
Gözleri dolup dolup tasiyor sonra
Içine akitiyor gamli gamli yaslarini gizlice

Biliyor musun, canim babacigim
Bugün günlerden Babalar Günü’ymüs yine
Bütün bölük çarsiya gitti bir cosku bir neseyle
Kimisi babasina ufak bir hediye alacakmis
Kimisi de telefon, telgraf açacakmis
Bense kogusta yapayalniz, siirler yaziyorum aklimca
Içimde yer kalmadi dertlerimi dökmeye
O yüzden ortak ediyorum kagidi kalemi kendime

Biliyor musun, canim babacigim
Bir kerecik olsun saçlarimi oksamadin
Elimden tutup çarsi pazar dolastirmadin
Çay bahçesinde oturup bir dondurma yiyemedik seninle
Olmadi iste, olmadi bir aile fotografimiz bile
Bir mesin topum, bir bisikletim bile olmadi, almadin
Bir komando künyesi ardinda hatira diye biraktigin
Onun onurunu da hiç birseye degismem, yanlis anlama beni
Içimi dökmek benimkisi, hüzünlerim sana Babalar Günü hediyesi
Birde adini biraktin bana ama bir kere olsun anmadin
Bir yagli düsman kursununa teslim ettin bütün hayallerimi
Seninle birlikte gömdüler sevinçlerimi, gençligimi, gelecegimi
Olsun, ben yine de çok seviyorum seni, gurur duyuyorum seninle
Bu yüzden ayni bölgede yapiyorum askerligimi
Bu yüzden her nöbet saatinde kesiyorum sinirdaki dikenli telleri
Sirf bu yüzden düsman topraklarina atiyorum her firsatta kendimi
Biliyorumki bizi ayirdigi gibi kavusturacak olanda o yagli mermi
Iste o yüzden saymiyorum safaklari, beklemiyorum tezkeremi

Memlekete Destan Oldum

Memlekete destan oldum
Karim beni begenmedi
Esten oldum dosttan oldum
Yarim beni begenmedi

Ne söylesem "deli" dedi
"Meyva vermez çali" dedi
"Açma bana kolu" dedi
Sarim beni begenmedi

Ben gönlümün valisiyim
Alti çocuk velisiyim
Bir güzel delisiyim
Durum beni begenmedi

Yine düstüm dilden dile
Gözyaslarim sile sile
Atti beni gurbet ele
Yarim beni begenmedi

Geçti güzelligin çagi
Gölköy'e kurdum otagi
Güz geldi döktü yapragi
Dalim beni begenmedi

Veysel yönüm yare döndüm
Lodos degmis kara döndüm
Yesillenmis yare döndüm
Pirim beni begenmedi

Adi Mehmet

Adi Mehmet...
Kara kitanin kara gözlü, zayif yüzlü çocugu.
Göz kapaklarinda günes ve çapaklari çöl sarisi.
Çaresizligin girdabinda.
Kelebek renkli yüzünün yorgun yarisi.

Adi Mehmet...
Bir halkin hikayesi yani.
Yeni günün soldugu beldeye, asirlar öncesinin bir yolculuk efsanesi.
Bir halkin ismi yani.
Kaderden ötesi olmayan.

Adi Mehmet...
Kimseden medet ummayan.
Aç karinli, hasta yüzlü ama tok gözlü.
Öylece duran ve sabreden.
Uzaktan gelen yolculari agirladigi günkü gibi.
Necasi gibi, Habesi gibi.
Dogru, dürüst, iyi, insan yani...

Adi Mehmet...
Bir umudun ismi.
Çöle yagmur yagdigi günün.
Karninin doydugu günün.
Öldügü günün.
Ve üstünde çiçekler açabilen bir mezara gömüldügü günün ismi yani.

Adi Mehmet...
Kimse tanimaz, kimse bilmez.
Kara gözleri gülmez.
Dünyanin gözü kör olmus sanki.
Kimse onlari görmez.

Adi Mehmet...
Kim duyar ki; Dudaginda bir feryat! !
Savasmak dudurken yani,
Mehmet'i kim dinler ki?
Açligi kim dinler ki?
Adi mehmet...
Hastaligin gözlerindeki bugusu.
Açligin kokusu.
Ve ölümün korkusu.
Bir kum firtinasi ugultusu.
Aglayan bir bebek sesi.
Ve zayif dizlerin yagmursuz çöllerdeki izi.
Söyle dünya insanlarin kaç kisi?
Kaçi sagir, kaçi kör, kaçi arsiz, kaçi erkek, kaçi disi?
Açliktan ölmek kaldimi be simdi?
Söyle dünya insanlik kimin isi? .....

Memleketimden Insan Manzaralari

Vagonlar geliyorlar sallanarak.
'-Usta! ..'
Alaeddin döndü kömürcü Ismail’e
'-Ne var Ismail? '
'-Usta ne olacak bu harbin sonu? '
'-Iyi olacak.'
'-Nasil yani? '
'-Yemekli vagonda raki içecegiz.'
'-Biz mi? '
'-Biz.'
'-Kömürü kim atacak?
Kim sürecek makineyi? '
'-Onu da biz.'
'-Alayi birak usta,
Kim Kazanacak? '
'-Biz.'
Ismail hiçbir sey anlamadiysa da
üstelemedi.
Çok siyah ve çok kalin kaslariyla oynadi biraz
sonra: '-Ustam' dedi,
'Bir sualim daha var.
Su gördügün raylar
dolanir mi bütün dünya yüzünü? '

'-Dolanir.'
'-Demek ki harp olmasa,
ama yalniz harp degil,
hudutlarda sorgu sual sorulmasa,
raylarin üzerine saldik mi makineyi
dünyanin bir ucundan öbür ucuna varir.'
'-Deniz dedi mi durur.'
'-Gemilere binersin.'
'-Tayyare daha iyi.'

Ismail güldü.
Kirikti ön dislerinden biri.
'-Ben tayyareye binemem usta,
anamin vasiyeti var.'
'-Tayyareye binme, diye mi? '
'-Hayir
karincayi bile incitme, diye.'
Alaeddin kocaman elini vurdu
çiplak uzun ensesine Ismail’in:

'-Sen ne hafiz oglusun!
Zarari yok ulan,
yine de bineriz tayyareye,
adam öldürmek için degil
gökyüzünde püfür püfür
safa sürmek için...
Simdi sen hele
atesi bir süngüle.'

Vagonlar geliyorlar sallanarak.
....

Memleketimin Sarkilari

Ben, bizden olan bütün insanlarin dostu;
Adi, haritalarda bile bulunmayan
Bir köyündenim Anadolu'nun.
Güzel seylere hasrettir memleketim,
Güzel seylere hasret bu dünya.
Yillardir, kanda ve ateste misralarim
Yanan sehirlerin,
Agir tanklarin tekerlekleri arasinda.
Biliyorum,
Yaylim ateslere girilmistir gönlümüzce
Pasifik kiyilarindan Volga'ya kadar.
Benim arzumanim kaldi
Hürriyet boylarinda tank oynatanlarda.
Bütün kitalarda
Tulu arzda, islam içinde, küffar içinde
Mülhit, mümin ve vatanseverim.
Fakir, cefaci topraklarim içinde
Mendil tutanim, diz vuranim, bas çekenim
Zeybekte, halayda, tamzarada...
Ben küçük Yusuf'um Çit köyünde
Çapak çapak ela gözlerim;
Kil keçim kisir, annemin memesi yara.
Benim saçlarim belik belik,
Biyiklarim burma burma
Gözlerim kara kiyma renginde, ama
Erzincan oynamis aglamisim
Irgatlik etmisim el kapisinda.
Dolu vurmus bahçelerimi,
Çekirge inmis tarlarima.
Ben bir yolcuyum hemseri
Manisa baglarindan geçtim
Aydin incir tarlalarindan.
Çigliklar getirdim
Üzümleriyle beraber çürür gibi düsen
Insanlarimdan.
Sicak tuzsuz gevreklerinizi yemisim
Alaca karanlikta... Buca'li isçilerim.
Unutur muyum seni
Derdini, ekmegini bölüstügüm
Türküleriyle bizi aglatan memleketlim.
Karadeniz'in Rumelikari tütünü,
Bende türküler oldu aglamakli,
Bende türküler oldu dizim dizim.
Doldurdum sineme, cigerlerime,
Doldurdum derdi mihneti
Pamuk tozunu, kömür tozunu;
Memleketimin sarkilari kadar aci çektim.
Ben Ahmet Çavus'um
"Attigim kursunlar gitmezdi bosuna
"Simdi kuzgunlar iner taze lesime".
"Iki kere kesemden everdigim"
Dost dedigim kiydi bana.
Ben Kürtogluyum derim ki "Yigitlik kadim"
Ben Nazif'im "Urfa'ya karsi vurdular beni"
Aglasin Urfa.
Ben sairim
Halklarin emrinde, kolunda, safinda.
Satirlarim vardir kahraman,
Satirlarim vardir ciliz, cesur ve sitmali.
Ahdim var :
Terli atlet fanilali gögüslerden
Püfür püfür geçecegim.
Bir de asikim, kanlibiçakli
Yar için serden geçecegim.
Inan ki cigerparem, inan ki sevgilim
Bu hususta :
"Üçten, besten, senden geride kalan degilim"