KISILIGI

TURKIYEM Atadan Sozler Hayati Kisiligi Devrimleri Ilkeleri Kronolojisi Alintilar 1 Alintilar 2 Baskomutan Londra-Inonu Teskilat-i Esasiye Cumhuriyetin ilani Siirler 1 Siirler 2 Siirler 3 Siirler 4 Siirler 5 Ataturk Foto Linkler Gazeteler Desteklenenler FORUM

Kisiligi

Mustafa KEMÂL ATATÜRK’ün Kisiligi
Tarihin altin sayfalari içinde hakli yerini alan ATATÜRK, her seyden önce bir asker, komutandir. Öyle ki, hayatinin 12 yili harp meydanlarinda geçirmis namaglup bir komutandir. Harp sanatinin büyük ustalarindan olan Atatürk'ün daha Harp Okulu yillarinda askerlik üzerine göstermis oldugu esasli incelemeleri, hayatinin ileri dönemlerine de aksetmis ve namaglubiyetliginin temellerini teskil etmistir. Savas alaninda meydana gelecek olaylar karsisinda emrimizde bulunan personeli harekete geçirmek ve olaylarin gidisatina göre düzen almalarini saglamak etkin bir liderlik gerektirir. Bazi uzmanlarin iddia ettigine göre "liderlik dogustan gelir." Bazi uzmanlarin iddialarina göre ise "liderlik sonradan kazanilir."dir. Bu iki özellige birden sahip olan Atatürk , mükemmel bir "liderlik profilini"ni sergilemektedir. Bunu savas alanlarinda göstermis oldugu kisisel özelliklerinde görebiliriz.

Atatürk'ün savas hatipligi essizdi;

Çanakkale'de ilk çikarma günü, Conkbayiri'nda dagilarak çekilen erleri durduran büyüleyici konusmasi; yine 8. Tümeni Conkbayiri siperlerinde süngü hücumuna kaldirirken, adeta uçurumlari görmezcesine kükremelerini saglayan, söylevi; O'nu tarihin ender rastlanan savas hatiplerinin basina koyar. "Anlik gelisen olaylari; farkli boyutlarda degerlendirmek, eldeki veriler isiginda sistemin gerektirdigi fonksiyonu yerine getirmek, yüksek düsünceli, yaratici dehalar sayesinde meydana gelir."

Yaraticiydi;

Atatürk ve kurmay heyetinin, Ordumuzu Büyük Taarruza hazirlarken, dogal olarak, bu taarruz zamanini gizlenmesi gerekiyordu. Atatürk keskin zekasi, hayal gücü ve yaraticiligi ile bunu su sekilde yapmistir; Günlerce büyük bir özen ve ustalikla; gizlilik içinde ve bu anlamda basari için her ayrintiyi tek tek hazirlamistir. Sira bu planin uygulamasina gelmistir. Bir futbol turnuvasi düzenlenmesini emreder ve bu vesile ile birlikleri ziyaret eder. Tüm komutanlarla tanisir, emirler verip süphe uyandirmadan Ankara'ya geri döner. Ayin 24'ünde, 26 AGUSTOS gecesi yapilacak bir çay partisi için davetiye de bastirtir. Evin çevresindekilere mesgul oldugunu bildirir ve eve hiç kimsenin yaklastirilmamasi için emir verir.Gecenin bir vaktinde kurmaylari ile birlikte, cephe hattinin gerisindeki karargaha dogru hareket ederler. Annesinin dahi bu olaydan haberi olmaz. 26 AGUSTOS sabahi, saat 04.00'de tarihe geçen son emrini verir;
-Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!

Cesurdu;

"Muharebede yagan mermi yagmuru, o yagmurdan ürkmeyenleri , ürkenlerden daha az islatir." Atatürk'ün ruh ve uygarlik cesareti çok yüksektir. Uygarlik cesaretinin yüksekligini hemen her yerde kisiligini ortaya koymasi, zihnine sigdiramadigini hiçbir zaman kabul etmemesinde görülür. Ingilizler Anafartalar'i çevirmek istedikleri zaman, bu oyunu bozmak için Kireçtepe'yi elde tutmak gerekiyordu. Tepeye giden tek yol donanma topçusunun atesi altinda idi. 38'lik gülleler yagiyor, insan degil kus bile geçemiyordu. Tepeyi almak için Mustafa Kemal'den emir alan subay ve erler tereddüt içinde ve firsat kolluyorlardi. Düsman bu firsati vermiyordu. Mustafa Kemal siperlere kostu ve askerlerinin arasina karisti.
-Niçin karsiya geçmiyorsunuz? Diye sordu. Içlerinden biri;
-Düsman ölüm saçiyor, geçilmez. Deyince, Mustafa Kemal hiç tereddüt etmeden;
-Oradan böyle geçilir! Dedi ve ileri atildi. Komutanlarinin ileri atilisini gören askerler hep birden, toz, duman , alev ve ölüm kasirgasi içinde kostular ve tepeyi tuttular.

Sevk ve idaresi;

Muharebe sahasinda komutanin erleri arasinda bulunmasi onlarin savasa adapte olmalari ve savasmalari açisindan büyük etkiye sahiptir. Napolyon'un dedigi gibi silah ve teknolojinin yani sira motivasyon savasin kazanilmasina %50 tesir eder. Atatürk Türk Istiklal Savasinda, muharebe sahasinin ileri hatlarinda, erlerin yaninda bulundugu sirada, esir bir Yunan eri ile yaptigi konusma, bir komutanin sahsiyetinin muharebenin cereyanina yapmis oldugu etkiyi göstermesi bakimindan çok ilginçtir: Afyon Muharebelerinde esir alinan Yunan erlerinden biri Selanikli idi. Bu er Atatürk'ün çadirina getirilmisti. Üniformasinda hiç bir nisan ve isaret olmayan Atatürk'ü görmüs ve simasi ona yabanci gelmemistir.
Esir Yunan eri Atatürk'e;
-Siz binbasi misiniz? Diye sorar, Atatürk'ten aldigi cevap "hayir" olmustur. Sorusuna devam eden Yunanli er:
-Yarbay misiniz? Hayir,
-Albay misiniz? Hayir,
-Tümgeneral misiniz?hayir,
-Peki o halde siz nesiniz?
-Ben Maresal'im ve Türk Ordularinin Baskomutaniyim.
Bu söz üzerine çok heyecanlanan ve sasiran Yunanli er:
-Ben bir Baskomutanin muharebe hattina bu kadar yaklasacagini hiç düsünmemis ve komutanlarimdan da böyle bir sey duymamistim, diyebilmistir.

Inisiyatif sahibiydi;

Inisiyatif; kendi kendine is yapabilme yetisidir. Inisiyatif ve itaat iliskisine, Atatürk'ten söyle bir örnek verilebilir. Mustafa Kemal, 1nci Dünya Savas'inda; Dogu Cephesi'nde 16nci Kolordu Komutani iken, emrindeki 8nci Tümen'in Mus güneyindeki bölgesine gider. Tümen Komutani Nuri Conker'dir. Daha cepheyi teftis edemeden Rus kuvvetlerinin taarruzu baslar. 13-14 Temmuz 1916 gecesi yapilan süngü hücumuyla tümen cephesi yarilir. Tümen güç duruma düser, imha tehlikesi belirir. Tesadüfen durum içinde buluna Mustafa Kemal, tümeni Kulp Bogazi'nin içine çeker ve imhadan kurtarir. Fakat, bu durumu ögrenen Ordu K. Vehip Pasa'dan sert bir elestiri alir. Çünkü, kendisine verilen emir, sorumluluk sahasini bulundugu hatlarda savunmaktir. Fakat o, savunmayi keserek 20Km. geriye çekilmis ve Kulp Bogazi gibi önemli bir yerin girisini de Ruslar'a terk etmistir. Bu arada, çekilisini de raporla bildirmeyi ihmal etmemistir. Iste, Mustafa Kemal'in burada yaptigi is, körü körüne itaat degil, durumun geregine göre, aldigi emri degistirme pahasina da olsa uygulamaktir. Mustafa Kemal, 8nci Tümeni imhadan kurtardigi gibi ayni tümenle 20 gün sonra Mus'u isgalden kurtarmistir. Ordu K.' i da çekilme gerekçesini açiklayan cevaptan sonra kendisine hak vermistir.
Zabit ve Kumandan ile Hasbihal eserinde ise inisiyatifi su sekilde ele almistir.

"süphesiz, komutanindan erine kadar her birlik kendine ait görevi bilmesi, yapabilmesi ve bütün emir sahiplerinin kendiliklerinden düsünerek durumun geregine göre kendiliklerinden is görebilmesi saglanmadikça, bir takim insan yiginlarina ordu demek yanlis olur."
Derne'deki küçük birliklerle, teknik imkansizliklara ragmen, Italyan Askerleri'ne karsi gösterilen basari neticesinde Atatürk:
"Görülüyor ki eldeki araç ortaçagdan kalma olsa dahi, bir kuvvetin fertleri bizzat bilgili ve girisimci olur, durumun geregini anlar ve görülecek is için adim basinda bir emre, bir yazgiya ihtiyaç göstermeden kendiliginde is görmede yetistirmis bulunursa, karsisindaki bu nitelikten yoksun kaldikça, gelisen dünyanin en son teknolojisine sahip olsa bile zafer kazanamaz."

Sorumluluk sahibiydi;

"Sorumluluk yüklenemeyen ve bunun getirecegi yükümlülügü üzerine alamayan liderin hayatinda büyük basarilar kazanmasi düsünülemez."
Atatürk hayati boyunca sorumluluk yüklenmis ve daima bunun örneklerini vermistir.
Mustafa Kemal Pasa'nin sorumluluk yüklenme örneklerinin en güzeli, Sakarya Meydan Muharebesi öncesinde düsmanla araya 100Km. mesafe koyarak, orduyu Sakarya Nehri gerisine çekmesidir. Atatürk;
-Sorumluluk yükü her seyden, ölümden de agirdir, der ve devam eder;
-Komutanlik görevi ve sorumlulugunu yüklenecek kadar omuzlarinda ve özellikle dimaglarinda güç bulunmayanlarin acikli sonuçlarla karsilasmalari kaçinilmazdir.

Sogukkanliydi;

Sogukkanlilik, ani gelisen olay ve tehlikeleri, heyecan, korku, panige kapilmadan karsilayabilme ve durumun gerektirdigini yapabilmek, riske katlanabilmektir.
Çanakkale Savaslari sirasinda bir gün, Mustafa Kemal'in bulundugu siperlere düsman bataryasi ates açar. Hedefi tam olarak tespit etmislerdir. Mermilerden biri siperlerin ilerisine düser, ikincisi yirmi metre daha yakina ve üçüncüsü daha da yirmi metre yakina... Dördüncü mermi tam siperin kenarina, Mustafa Kemal'in bulundugu yere isabet edecegi kesin sekilde bellidir. Subaylardan biri kaçmasi için yalvarsa da O;
-Artik çok geç, askerlerime kötü örnek olamam, der ve yakmis oldugu sigarasini içmeye devam eder. Siperdekiler dehsetten dona kalmis bir halde dördüncü merminin düsmesini beklerler. Fakat hiç birsey olmaz. Düsman üç mermi atmis, dördüncü atisi yapmamistir. Bu da Atatürk'ün sogukkanliligiyla birlikte bir takim riskleri de alabileceginin büyük bir tarihsel göstergesidir.
Inandigi konulari sonuna kadar savunurdu;
Atatürk'ün, dogruluguna inandigi konularda ne kadar iddiali bir subay oldugunu Alman General Liman Von Sanders ile Çanakkale Muharebeleri sirasinda yaptigi bir telefon konusmasinda; Yarbay Mustafa Kemal, Ariburnu'nda 19ncu Tümen Komutanidir. Ingilizler Anafartalar'a çikmislar, durum çok tehlikelidir. Mustafa Kemal, Baskomutan Vekili Enver Pasa'ya dogrudan dogruya müracata mecbur kalmasina ragmen kendisini tatmin edecek bir cevap alamaz. O sirada karargahi Yalova da bulunan Liman Von Sanders Pasa telefonla Mustafa Kemal'i arar. Yapilan telefon görüsmesine yardimi olan Erkan-i Harbiye Reisi Kazim Bey'dir. Liman Von Sanders'in sordugu soru sudur:
-Vaziyeti nasil görüyorsunuz, nasil bir tedbir düsünüyorsunuz?
-Vaziyeti nasil gördügümü çoktan size bildirmistim. Tedbire gelince ; bu dakikaya kadar çok uygun tedbirler vardi. Fakat dakikada bir tek tedbir kalmistir.
-O tedbir nedir?
Cevap kati ve kararlidir.
-Bütün kumanda ettiginiz birlikleri benim emir ve komutama veriniz. Tedbir budur.
Cevap küçük görücü ve alaycidir.
-Çok gelmez mi?
-Az gelir. Ve telefon kapanir.
Çok kisa zaman sonra olaylar, Liman Von Sanders Pasa'yi komuta ettigi kuvvetleri, Mustafa Kemal'in emrine vermeye mecbur etmistir.

Karakter sahibiydi;

Mustafa Kemal Atatürk, hayati boyunca hep olgun bir karakter özelligi çizmis ve bundan asla taviz vermemistir. Büyük Taarruz sirasinda Yunan Kuvvetleri Komutan'i General Trikopis ve esir diger generallere karsi göstermis oldugu nezakette de bunu görebiliriz. Göstermis oldugu bu tavir ile düsmanlarini hem savasta hem de insanlikta maglup etmeyi basararak, büyük bir insanlik dersi vermistir.

Ileri görüslüydü;

"30 Agustos 1922 Baskomutan Meydan Muharebesi kazanildiktan sonra Mustafa Kemal Pasa, savasa devam etmek hususunda pek istekli olmayan Ingilizler'in üzerine daha fazla gitmemis ve Bogazlar konusunda çok sert bir tutum, izlemistir. Mustafa Kemal Pasa, kazanilan bu zaferin arkasinin mutlaka gelecegini, isteklerinin birer birer gerçeklesecegini kestirmistir. Ayrica Büyük Taarruz'un kazanilmasiyla ülkenin geleceginin güvence altina alindigini, harbe devamin yarardan ziyade zarar getirebilecegini anlamistir. Bu konuda o zaman karsilastigi bütün baskilara karsin, uzagi görmüs olan Mustafa Kemal Pasa, sagduyu ile çizdigi Misak-i Milli (Ulusal Ant) sinirlari disina çikmayarak nerede duracagini bilmis ve sonsuza kadar yasayacak olan bugünkü Türk Devleti'ni kurmustur.
Zaman kavrami da bir baskadir, Atatürk için. Zamani ince ölçüsüyle ölçer, aceleci degildir. Ama zamani en ince ölçen bir kronometre gibidir. Karar anini çok iyi bulurdu. Kestirdigi zamanin az öncesi erken, biraz sonrasi geç olurdu. Büyük Millet Meclisi'nin baski ve elestirisine karsin, ivedilik göstermemis, yapmayi düsündügü Büyük Taarruzu, bir yil sonra yani zamaninda yapmistir. Bu bakimdan açiklamalar yaparken zamanin kaldirabilecegi nispette açik konusmustur.

Dinlenmemek üzere yola çikanlar, asla yorulmazlar. Atatürk'ün en belirgin özelliklerinden biri de dinamikligidir. Süreduruma karsi olmasidir. Is canlisi ve hareketlidir. Bu, O'nda dinme bilmeyen bir aliskanlik meydana getirmistir. Kendini, yine kendisi gözlem altinda bulundurmustur. Görev, ona göre insanin birakamayacagi bir tutkudur ve hayatinin son demlerine kadar 25 yas dinamizmini korumustur. Bu özelligi O'nun büyük ve zor engelleri asmasina zemin hazirlamistir.

Yukarida siralanilan anekdotlarla, askeri karakter özelliklerinden bir kesitini inceledigimiz yüce ATATÜRK; her seyden önce bir komutan olarak bizler için evrende parlayan, yol gösteren sönmez bir mum olarak kalacak ve bu sonsuza kadar devam edecektir.